*Facebook'da kendi yazdığı iletiyi beğenen kişiyi anlamıyorum. Beğenmesen zaten oraya yazmazsın değil mi?Çok narsizm kokan hareketler bunlar.
*Nihat Doğan ile ilgili espri yapmaya çalışmak istemiyorum. Ben susuyorum, haber konuşsun: http://www.medyafaresi.com/haber/57176/magazin-nihat-dogan-turk-koyununu-alnindan-optu-iste-o-an.html
*"Tuti mucize guyem, ne desem lâf değil" şeklinde başlayan bir gazel varmış ve Nef'i 'ye aitmiş. Bunu daha önce öğrenmeliydim diye düşünmedim değil. -Bu arada, kavga etmek istemeyeceğim iki isim var şu dünyada. Biri Nef'i, diğeri Ahmet Çakar. Nef'i ile ilgili yorum yapmaya zaten edebi bilgim yetmez, o kadar usta bir isim ki. Ahmet Çakar ise verdiği örneklerle insanı çok fena ters köşeye yatırabiliyor.-
*Adam Fawer- Empati'ye başladım. O kadar hızlı başladım ki üç günde 30 sayfa falan okuyabildim. Bu ne hız ben de anlayamıyorum. Kitap okumaya vaktim yok diyemeyeceğim, çünkü yok öyle bir yalan. Vakitsizlikten yakınmamak lazım, zamanı doğru kullanamıyorum diyelim.
*Planlı, programlı insanlara hayranlık duyuyorum. Bir insan nasıl düzenli olabilir ki? Ben niye olamıyorum arkadaş?
*"Hoca nasıl olsa bakmıyor" düşüncesiyle ödevi yapmayıp, o hafta ödev kontrolüne yakalanmak da çok feci. Şans diye buna derim.
*"Live It Up" ı pek beğenmedim. Umarım zamanla daha güzel gelmeye başlar. Umarım ilk beşte görürüz Yüksek Sadakat'i.
*İlk defa "*" kullanarak maddeliyorum yazdıklarımı, normalde paragraflar hâlinde yazardım. Bu şekilde yazınca geriliyor insan. Açıkcası, mizah dergilerindeki yazılarda bir hava var ya hani, bakalım onu yakalayabilecek miyim diye merak ettim. Maddeleme yapmamdaki amaç buydu yani.
Sebepsiz bir şekilde, konu bulmadan, öylesine yazmaya başlayınca, farklı tellerden çalan cümleler içerisinde buldum kendimi. Yayınlayayım bakalım. Uzun günler, hoş geceler.
Bütün okurlarıma haykırmak istediğim bir şey daha var: Kedi canınızı sizin!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder