Bir yazı üzerine çalışıyordum dün, bugün bir de baktım ki taslağı gitmiş. Yanlışlıkla silmiş olabilirim fakat bugün 13. Cuma'ymış. "Bu bir tesadüf mü?" diye düşünmüyor değilim. İtiraf etmem gerekirse bunun bir tesadüf olduğunu düşünmüyorum, yapmışımdır bi mallık. Kaydetmeyi unutmuşumdur kesin. Batıl inançlarım yoktur, sebebini bilmiyorum. Mantıksız geliyor.
Neticede 13 sayısının toplumumuzla alakası yok. 1453 veya 571'in rakamlarının toplamı olduğundan dolayı batının bu sayıyı lanetlediğini iddia edenler var. Son Akşam Yemeği*'nde Hz.İsa ve on iki havari olması, son akşam yemeğinde 13 kişi olmasından dolayı 13 sayısının lanetli olduğunu iddia edenler de var. Neyse, bugün 13. Cuma'ymış işte.
Yazıya "Üçüncü Göz" başlığıyla başladım, olayı mistik bir yerlere bağlamam lazım. Üçüncü göz deyince benim aklıma havada duran kel bir keşiş ve alnının ortasında açılmış bir mavi göz geliyor. Nedense alnının ortasında açılan gözün etrafında kirpikler yok. Sadece alnının yarısını kaplayan kocaman bir göz beliriyor zihnimde. Keşişin giydiği kıyafet mutlaka turuncu olmalı. Başka bir renk olmaz. Turuncu bir kıyafet giymiş olan bir keşiş deyince de aklıma reenkarnasyon geliyor. Sanırım Life With Louie'de böyle bir sahne vardı. Anneannesi ölüyordu Louie'nin ve anneannesine ne olduğunu öğrenmek için her türlü din adamına gidiyordu. Reenkarnasyon deyince aklıma turuncu kıyafetli keşişler gelir. Bir çizgi filmde ölüm konusunun işlendiğini görmek küçükken beni etkilemiş olsa gerek.
"Olsa gerek" kalıbını çok fazla kullanıyorum, yazıya ilginç bir hava katıyor olsa gerek. -Tamam bu seferki zorla yapılan bir şey, ama diğerleri kendiliğinden oluşmuşlardı..-
Kafamda beliren keşişler bu keşişlere benziyor. Ama zihnimdekiler bağdaş da kuruyor. Ayrıca üçüncü göz var tabi ki, hem de mavi!
Reenkarnasyonla ilgili yeteri kadar bilgim yok, canlının öldükten sonra başka bir vücutta can bulacağına inanma olayına dendiğini biliyorum. (Wikipedia diyormuş ki: Reenkarnasyon veya ruh göçü ruhun sürekli olarak tekrar bedenlendiğine inanan spiritüalistlerin bu olaya verdiği addır)
Neyse efendim, burçlara inanan bir arkadaşım var, burdan ona selamlarımı yolluyorum -hangi kanalda yayınlanacak bu?- Daha fazla uzatmadan yazımı sonlandırayım, batıl inançların saçma olduğunu düşündüğüm için bu yazıyı yazmaya karar vermiştim. Fikrimi yansıtabildiysem ne mutlu bana. Uzun günler, hoş geceler.
Ayrıca bkz:
Reenkarnasyon hakkında daha ayrıntılı bilgi için bkz:Wikipedia-Reenkarnasyon
* Wikipedia-Son Akşam Yemeği
* Leonardo Da Vinci- Son Akşam Yemeği
13 Mayıs 2011 Cuma
6 Mayıs 2011 Cuma
Ders Boş!
Bu iki kelimeyi duyan her öğrencinin içinde bir sevinç oluşur. Eğer bir sevinç oluşmazsa öğrencilik kavramı biraz değişmiş demektir. Neyse efendim, gereksiz tespitlerimle kafa ütülemeye devam edeyim. Şu sıralar havalar bir sıcak, bir soğuk. Küçükken sıcak-soğuk diye ilginç bir oyun oynardık biz. Siz de oynamışsınızdır yüksek ihtimalle. Oyunun adı sıcak-soğuk mu emin değilim ama zamanında çok eğleniyorduk biz. Bir eşyayı sınıftaki bir yere saklardık, yaklaşınca sıcak, uzaklaşınca soğuk diye bağırırdık. Eşyayı arayan kişi sakladığımız şeyin çok yakınına geldiğinde ses şiddetimizi olabildiğince artırarak sıcak derdik. İlginç dönemlerdi evet. Neyse, havaların sıcak olup olmamasına geri dönelim biz. Sabahları mont giyecek kadar soğuk, ikindiye doğru sadece gömlekle durulabilecek kadar sıcak oluyor. Meteorolojide çalışıyormuşum da hava durumunu bildirmekle yükümlüymüşüm gibi hissettim.
Boş derslerde yapılabilecek o kadar çok şey oluyor ki, karar verinceye kadar uzun bir süreç geçiyor. Sonuçta zaman göreceli bir kavram, 10 saniye uzun bir süre, bir yarışçı için mesela. Uzun yıllar geçse de aradan, değişmeyen bazı şeyler oluyor yine de. Köprünün altından çok sular aksa bile, köprü yerinde duruyor işte.
Biraz da gündemden bahsedeyim, nasıl olsa konu dağıldı. Malum, 22 Ağustos'tan itibaren internet filtresi adı altında kullanıcıları kısıtlayıcı birtakım olaylar gerçekleşecek. İki tane alıntı yaparak yazımı tamamlamak istiyorum:
"Gelişmenin ilk şartı, sansürün kaldırılmasıdır".
George Bernard Shaw
Boş derslerde yapılabilecek o kadar çok şey oluyor ki, karar verinceye kadar uzun bir süreç geçiyor. Sonuçta zaman göreceli bir kavram, 10 saniye uzun bir süre, bir yarışçı için mesela. Uzun yıllar geçse de aradan, değişmeyen bazı şeyler oluyor yine de. Köprünün altından çok sular aksa bile, köprü yerinde duruyor işte.
Biraz da gündemden bahsedeyim, nasıl olsa konu dağıldı. Malum, 22 Ağustos'tan itibaren internet filtresi adı altında kullanıcıları kısıtlayıcı birtakım olaylar gerçekleşecek. İki tane alıntı yaparak yazımı tamamlamak istiyorum:
"Bir kimsenin düşüncelerini dile getirememesi köleliktir".
Euripides
George Bernard Shaw
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)