Bu iki kelimeyi duyan her öğrencinin içinde bir sevinç oluşur. Eğer bir sevinç oluşmazsa öğrencilik kavramı biraz değişmiş demektir. Neyse efendim, gereksiz tespitlerimle kafa ütülemeye devam edeyim. Şu sıralar havalar bir sıcak, bir soğuk. Küçükken sıcak-soğuk diye ilginç bir oyun oynardık biz. Siz de oynamışsınızdır yüksek ihtimalle. Oyunun adı sıcak-soğuk mu emin değilim ama zamanında çok eğleniyorduk biz. Bir eşyayı sınıftaki bir yere saklardık, yaklaşınca sıcak, uzaklaşınca soğuk diye bağırırdık. Eşyayı arayan kişi sakladığımız şeyin çok yakınına geldiğinde ses şiddetimizi olabildiğince artırarak sıcak derdik. İlginç dönemlerdi evet. Neyse, havaların sıcak olup olmamasına geri dönelim biz. Sabahları mont giyecek kadar soğuk, ikindiye doğru sadece gömlekle durulabilecek kadar sıcak oluyor. Meteorolojide çalışıyormuşum da hava durumunu bildirmekle yükümlüymüşüm gibi hissettim.
Boş derslerde yapılabilecek o kadar çok şey oluyor ki, karar verinceye kadar uzun bir süreç geçiyor. Sonuçta zaman göreceli bir kavram, 10 saniye uzun bir süre, bir yarışçı için mesela. Uzun yıllar geçse de aradan, değişmeyen bazı şeyler oluyor yine de. Köprünün altından çok sular aksa bile, köprü yerinde duruyor işte.
Biraz da gündemden bahsedeyim, nasıl olsa konu dağıldı. Malum, 22 Ağustos'tan itibaren internet filtresi adı altında kullanıcıları kısıtlayıcı birtakım olaylar gerçekleşecek. İki tane alıntı yaparak yazımı tamamlamak istiyorum:
"Bir kimsenin düşüncelerini dile getirememesi köleliktir".
Euripides
"Gelişmenin ilk şartı, sansürün kaldırılmasıdır".
George Bernard Shaw
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder