5 Ekim 2011 Çarşamba

Sessizlik.

    Düşünceler nasıl oluşurlar? Hareket ederler mi? Bu soruların cevaplarını bilmiyorum. Ama bildiğim bir şey varsa, -"o da hiçbir şey bilmediğimdir" demeyeceğim elbet, Socrates'i anmak istedim ama.- sessizlikte daha rahat düşünüyorum.

Günlük yaşantımda etrafımdaki seslerin zihnimde yankılanmasından dolayı, kafamın içinde bir gürültü oluyor ve kendi düşüncelerime ulaşmakta güçlük çekiyorum. Tek bir şeye odaklanmaya çalışsam odaklanabilirim gürültünün arasında, ama sessizlikte düşünmek varken neden buna uğraşayım ki. Bu demek değil ki ben etraf kalabalıkken düşünmüyorum, düşünüyorum elbet, ama daha mühim olduğunu düşündüğüm konuları sessizlikte düşünmeyi tercih ediyorum. Daha eğlenceli oluyor hem. Tamamen kendi fikirlerime odaklanıyorum, gecenin bir vaktinde, o kadar çok odaklanıyorum ki kendi kendime konuşuyorum bazen. -Deli miyim? Belki.-

Hayal kurmak da bir başka güzel oluyor sessizlikte. Hele bir de karanlıksa ortam. Zaten karanlık olan odamın karanlığı bana yetmiyor bazen, gözlerimi de kapatıyorum, en aydınlık hayallere dalabilmek için en karanlık ortamı sağlamaya çalışıyorum. Karanlık ve sessizlik, uykuya da dalabiliyorum tabi bazen. -Hayal kurarken uyuyakalmak öyle güzel ki, eğer gerçekten çok fazla odaklanırsanız rüyanızda da hayallerinizi görüyorsunuz. -Ya da bu benim zihnimin bana oynadığı bir oyun.-

Demem o ki, sessizlikte düşünmek güzeldir işte. Başka da diyecek bir şey bulamadım. Uzun günler, hoş geceler.

2 yorum: