24 Kasım 2010 Çarşamba

Boğaz Ağrısı Coşarsa.

Boğazımın ağrımasından dolayı konuşmak bile istemiyorum. Madem konuşmak istemiyorum, neden yazmıyorum?  Beyin bedava. Bedava yaa. Taşıyorum niye hamallık yapayım? Bugün 24 Kasım, neşe doluyor insan. Tüm öğretmenlerin öğretmenler bayramı ( Evet ben böyle diyorum.) kutlu olsun. New York'ta 5, evde 15. ( Espriyi bir arkadaştan çaldım, telif hakkı ona aittir.)
       Beşiktaş seninle ölmeye geldik, Beşiktaaaş! Son birkaç gündür dilime dolandı bu melodi. E tabi Beşiktaşlı olunca söylerken de zevk alıyor insan. Boğaz ağrımın kaynağı bu mu yoksa? Tylolhot içtim, umarım iyileşirim.
  Tylolhot'a neden taylot deriz bilmiyorum. Uzun süre düşündüm ve bulamadım bunu da. "Eski bisikletler neden ince tekerlekli? " ve " Tylolhot'a neden taylot deriz ? " bunlar şu anda merak ettiğim şeyler arasında. Ne kadar boş şeylere kafa yoruyorum.
       Hasta olunca terlemenin amacı nedir? Ben terlersek vücuttaki mikrop ter yoluyla atılır diye bir mantık yürüttüm. Biyoloji terk olarak görüyorum kendimi. Bugün duvarımda kendi reklamımı yaptım. Listemdeki okuyan-okumayan herkese de selam yolluyorum o zaman.
       Aslında yazı yazmamın nedenlerinden biri de oyun oynamayı engellemek. Eğer yazı yazmazsam Fifa 07' i açıyorum ve başlıyorum kendimi kaybetmeye. ( Bilgisayarım daha iyisini kaldırsa onları oynarım herhalde. O yüzden Fifa 07 yani.) Yazı yazmak beni oyunlardan uzaklaştırıyor. Hem bir şeyler de kazandırıyor. Yazı yazarak kendimi ifade etme gücümü geliştirmeye çalışıyorum. İlk yazılarımda kendimden bahsetmemeye çalışmıştım, kendi yaptığım şeyleri değil de, başkalarının da yapacağı-yaşayabileceği şeyleri anlatmak istemiştim. Fakat fark ediyorum ki bunu yapmam henüz mümkün değil. Çünkü konu bulamıyorum ve bulamayınca da mecbur günlük yaşantımdan bahsediyorum.
      Düzenli insanlara oldum olası hayran kalmışımdır. Sorumluluk almayı sevmeyen biri olarak, eşyalarımı düzenlemeye bile üşeniyorum. Üşengeçlikle ilgili Facebook'ta onlarca paylaşım yapılıyor. Şu anda bir tane söz yazsam muhtemelen o paylaşımlardan biriyle benzer olacak. O yüzden yazmıyorum. Nasıl olsa hepiniz okumuşsunuzdur birkaç tane. Facebook'un bazı şeyleri ne kadar hızla yayabildiğini görünce hayran kalıyorum. Babam da aynı espriyi yapıyor, yengemin kardeşi de aynı espriyi yapıyor. Yoksa Facebook insanlar arasında ortak bir platform mu oluşturuyor? Aslında zaten adamların amacı bu. Yaptığım da tespit olsa...
      Facebook'la ilgili madem bu kadar fazla yazdım, Hüseyin Kaya'yı da saygıyla anmak istiyorum. Yazımı Kara Kule'deki vedalaşma şekillerinden biriyle tamamlıyorum : Uzun günler, hoş geceler.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder